Borçlanmak İle İlgili Konular

(132) Borçtan Allah’a Sığınmak

(232) Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle haber verdi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) namazda teşehhüt için oturunca dua ederdi ve şöyle derdi:

“Allahumme İnni Eûzu Bike Mine’l-Me’semi Ve’l-Magrami.”

Biri kendisine:

−Ya Rasulallah! Borçtan ne kadar çok Allah’a sığınıyorsunuz? dedi.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Kişi borçlandığı zaman, konuşur yalan söyler, va’d eder peşinden ona muhalefet eder.”

Duanın Manası: “Ey Allahım! Günahtan ve borçtan Sana sığınırım.”

Buhari 2216, Müslim 589/129, Ebu Avane 2/236, Nesei 1308, İbni Huzeyme 852, İbni Hibban 1968, Ahmed bin Hanbel Müsned 6/89, 244

(133) Borç, Sahibini Yalan Söylemeye ve Söz Verip Sözünde Durmamaya Sevk Eden

(233) Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) namazda teşehhüt için oturunca dua ederdi ve şöyle derdi:

“Allahumme İnni Eûzu Bike Mine’l-Me’semi Ve’l-Magrami.”

Biri kendisine:

−Ya Rasulallah! Borçtan ne kadar çok Allah’a sığınıyorsunuz? dedi.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Kişi borçlandığı zaman, konuşur yalan söyler, va’d eder peşinden ona muhalefet eder.”

Duanın Manası: “Ey Allahım! Günahtan ve borçtan Sana sığınırım.”

Buhari 2216, Müslim 589/129, Ebu Avane 2/236, Nesei 1308, İbni Huzeyme 852, İbni Hibban 1968, Ahmed bin Hanbel Müsned 6/89, 244

(134) Borçlanmadan Sakındırmada Ta’liz

(234) Muhammed bin Cahş şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yanında oturuyor idik. Rasulullah(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) başını semaya kaldırdı, sonra elinin ayasını alnına koydu, sonra şöyle buyurdu:

“Allah’ı en güzel senalarla tesbih ederim, teşditten neler indirildi?”

Biz bunun üzerine sukut edip korktuk. Ertesi gün olunca ben kendisine sordum ve:

−Ya Rasulallah! İndirilen bu teşdît nedir? dedim. Rasulullah(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

−“Nefsim elinde olan Zata yemin ederim ki, bir kimse Allah’ın Yolunda öldürülmüş sonra diriltilmiş olsa idi; sonra tekrar öldürülmüş ve diriltilmiş olsa idi; sonra üzerinde bir borç olduğu halde yine öldürülmüş olsa idi; borcu onun adına ödeninceye kadar cennete girmezdi!”

Nesei 4698

(135) Borçlu Ölen Kimseye Cenaze Namazını Kılmamak!

(235) Seleme bin el Ekvâ (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Bizler, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yanında oturuyorduk. Bir cenaze getirildi. Cenaze sahipleri:

−Ya Rasulallah! Bunun üzerine cenaze namazını kıldırsan dediler. Rasulullah(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

−“Bunun üzerinde bir borç var mı?”

Cenaze sahipleri:

−Hayır, dediler. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

−“Geride bir şey bıraktı mı?”

Onlar:

−Hayır, dediler. Müteakiben Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona cenaze namazını kıldırdı. Sonra başka bir cenaze getirildi. Cenaze sahipleri:

−Ya Rasulallah! Bunun üzerine cenaze namazını kıldırsan dediler. Rasulullah(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

−“Bunun üzerinde bir borç var mı?”

Onlar:

−Evet, dediler. Rasulullah(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

−“Geride bir şey bıraktı mı?”

Onlar:

−Evet, üç dinar para bıraktı dediler. Müteakiben Rasulullah(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona cenaze namazını kıldırdı. Sonra üçüncü bir cenaze getirildi ve cenaze sahipleri:

−Ya Rasulallah! Bunun üzerine cenaze namazını kıldırsan dediler. Rasulullah(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

−“Geride bir şey bıraktı mı?”

Onlar:

−Hayır, dediler. Rasulullah(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

−“Bunun üzerinde bir borç var mı?”

Onlar:

−Evet, üç dinar dediler. Rasulullah(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

−“Arkadaşınızın namazını siz kılınız!”

Ebu Katâde (Radiyallahu Anh):

−Ya Rasulallah! Onun üzerine namaz kılınız, borcu benim üzerimedir, dedi. Bunun üzerine Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onun cenaze namazını kıldırdı.

Buhari 2115, İbni Hibban 3264, Tabarani Mucemu’l-Kebir 6290, Beyhaki 6/72, 75, Ahmed bin Hanbel Müsned 4/47

(136) Zengin Kişinin Borcunu Ödemeyi Uzatması Zulümdür!

(236) Ebu Hureyre(Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Zengin kişinin, borcunu ödemeyi uzatması zulümdür!..”

Buhari 2113, Müslim 1564/33, Ebu Davud 3345, Nesei 4705, Tirmizi 1308, Darimi 2/261, İbni Mace 2405, İbnu’l-Carud 560, İbni Hibban 5053, Begavi 2152, Ahmed bin Hanbel Müsned 2/254

(137) Alacaklının Söz Söyleme Hakkı Vardır

(237) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e bir adam geldi, alacağını istiyordu ve katı davrandı. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in sahabeleri onu cezalandırmayı kast ettiler. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Onu bırakın! Çünkü hak sahibinin konuşma, hakkı vardır.”

Buhari 2218, Tirmizi 1317, Beyhaki 10939, 11095, 11283, Ahmed bin Hanbel Müsned 9399

(138) Zorunlu Hallerde Borçlanmanın Caizliği

(238) Cabir bin Abdullah(Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

Ben, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile beraber gazve yaptım. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

−“Deven hakkında ne düşünüyorsun, onu bana satar mısın?”

Ben de:

−Evet, satarım dedim ve deveyi kendisine sattım. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Medine’ye gelince, kuşluk vakti deveyi kendisine getirdim. Bana devenin ücretini verdi.

Buhari 2206

(139) Ödemek İsteyerek Borç Alana Allah Yardım Eder!

(239) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Herkim insanların mallarını ödemek isteyerek borç alırsa, Allah o kimseye borcunu ödettirir. Herkim de insanların mallarını telef etmek isteyerek borç alırsa, Allah da onu telef eder!”

Buhari 2207, İbni Mace 2411, Ahmed bin Hanbel Müsned 2/361, 417, Albânî Gayetü’l-Meram 352

(240) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), israil oğullarından bir adamı zikretti ve şöyle buyurdu:

“O adam, israil oğullarının bazısından borç olarak bin dinar vermesini istedi. Borç vermek isteyen kişi:

−Şahidleri getir, onları şahid yapacağım, dedi. Borç isteyen kişi:

−Allah şahid olarak yeterlidir, dedi. Borç vermek isteyen kişi:

−O halde bana kefil getir, dedi. Borç isteyen kişi:

−Allah kefil olarak yeterlidir, dedi. Borç vermek isteyen kişi:

−Doğru söyledin, dedi ve ona isimlendirilen bir vakte kadar bin dinarı verdi. Parayı alan kişi, peşinden denize ticaret için açıldı. İhtiyaçlarını giderdi sonra takdir edilen vakitte borcunu ödemek için kendisine ödünç veren kimseye gelmek üzere bir gemi aradı, fakat bir gemi bulamadı! Bunun üzerine bir odun parçası alıp onun içini oydu. İçine bin dinarı ve bir de borç aldığı kimseye yazdığı mektubu koydu. Sonra oyuk yeri iyice kapattı ve tesviye etti. Sonra odunu deniz kenarına getirdi ve şöyle dua etti:

−Ey Allah’ım! Kuşkusuz ki, Sen biliyorsun ki, ben falandan bin dinar borç istedim. O da benden kefil istedi. Bende ona:

−Kefil olarak Allah yeterlidir, dedim. O da senin kefilliğine razı oldu. O benden şahid istedi. Ben de ona:

−Şahid olarak Allah yeterlidir, dedim. O da Senin şahidliğine razı oldu ve bana borç verdi. Ona borcu göndereyim diye gemi bulmaya çalıştım, fakat bulamadım! Artık ben, bin dinarı Sana emanet ediyorum, dedi ve o odunu denize attı. Odun denizin içine girdikten sonra, oradan kendisini beldesine götürecek bir gemi bulmak için geri döndü. Borç veren de onun dönmesini umarak deniz kenarına çıktı ve belki bir gemi parasını getirmiş olabilir diye gözetliyordu. Bu sırada birden sahilde içinde para olan odunu gördü. Onu ailesine yakacak bir odun olarak aldı. Evde onu parçalayınca içindeki paraları ve mektubu buldu. Sonra borç alan kimse, kendisine borç veren kimseye geldi ve ona bin dinarı getirdi ve:

−Allah’a yemin ederim ki, paranı sana getirmem için bir gemi aramaya devam ettim. Fakat sana geldiğim bu vakitten önce bir gemi bulamadım, dedi ve borcunu verdi. Alacaklı kimse de o adama:

−Sen bana bir şey gönderdin mi? dedi. Borçlu olan kişi:

−İçinde sana geldiğim şu günden önce bir gemi bulamadığımı sana haber veriyorum. Alacaklı kimse de o adama:

−Kuşkusuz ki, Allah senin odun içinde gönderdiğin borcunu senin adına bana ödedi. Dolayısıyla getirdiğin bu bin dinarı raşid olarak götür, dedi.”

Buhari 2118, 2119

(140) Borç Ödemek İçin Kenara Para Koymanın Caizliği

(241) Ebu Zerr (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile beraberdim. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Uhud dağını görünce şöyle buyurdu:

“Uhud dağının benim için altına dönüşmesini ve ondan bir dinarın benim yanımda üç günden fazla beklemesini arzu etmem! Ancak borç için beklettiğim dinar bunun dışındadır!..”

Buhari 2208, Müslim 991/32, Hatib Tarih 7/376, Ahmed bin Hanbel Müsned 5/152, Albânî Silsiletu’l-Ehâdîsi’s-Sahîha 2211

(242) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Benim Uhud dağı kadar altınım olsa, ondan benim yanımda bir şey bulunduğu halde üzerimden üç gün geçmesi beni sevindirmez! Ancak borç ödemek için ondan sakladığım müstesnadır!”

Buhari 2209, Müslim 991/31, İbni Mace 4132, İbni Hibban 3214, Albânî Silsiletu’l-Ehâdîsi’s-Sahîha 2211

(141) Borçlunun Alacaklıya Rehin Vermesi Caizdir

(243) Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:

“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir Yahudiden ödemesi bir müddete kadar taam satın aldı. Demirden bir zırhı ona rehin verdi.”

Buhari 2386, Müslim 1603/126, Nesei 4623, 4664, İbni Mace 2436, İbnu’l-Carud 664, İbni Hibban 5938, Beyhaki 6/36, Ahmed bin Hanbel Müsned 6/42160, 230, Albânî İrvau’l-Ğalil Fi Tahrici Ehadisi Menari’s-Sebil 1393

(142) Borçlunun Borcunu En Güzel Şekilde Ödeyip Alacaklıya Teşekkür Etmesinin Vucubiyeti

(244) Abdullah bin Rebîa babası ve dedesi tariki ile şöyle dedi:

Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) benden kırk dirhem borç aldı. Kendisine mal geldiğinde borcunu bana ödedi ve şöyle buyurdu:

“Allah sana ehlini ve malını bereketli kılsın. Borç verene en iyi karşılık, teşekkür etmek ve güzelce onu ödemektir.”

Nesei 4697, İbni Mace 2424, Ahmed bin Hanbel Müsned 4/36, Albânî İrvau’l-Ğalil Fi Tahrici Ehadisi Menari’s-Sebil 1388

(245) Ebu Hureyre(Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Bir adam, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den alacağını istedi ve katı davrandı. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in sahabeleri onu cezalandırmayı kast ettiler. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

−“Onu bırakın! Çünkü hak sahibinin konuşma hakkı vardır. Onun için bir deve satın alın ve ona verin.”

Sahabeler:

−Bunun devesinden daha iyi ve yaşlı deveden gayrını bulamadık, dediler. Rasulullah(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

−“O deveyi satın alın ve onu adama verin! Şüphesiz ki, sizin en hayırlınız, borcunu en güzel şekilde ödeyendir!”

Buhari 2210, Müslim 1601/120, 121, 122, Nesei 4632, Tirmizi 1316, 1317, İbni Mace 2423, Tayalisi 2356, Beyhaki 5/352, Ahmed bin Hanbel Müsned 2/377, Albânî İrvau’l-Ğalil Fi Tahrici Ehadisi Menari’s-Sebil 5/225

(143) Borçluya Şefaat Etmenin Caizliği

(246) Cabir bin Abdullah (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

“Babam Abdullah Uhud’da öldürüldü, çocuklar ve borç bıraktı. Borç sahiplerinden bazısını almamalarını talep ettim. Onlar bunu kabul etmediler. Ben de Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e geldim ve kendisinden alacaklılar yanında bana şefaat etmesini istedim, onlar yine kabul etmediler. Nebi(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

−“Hurmanın her bir nevini ayrı ayrı sınıflandır. Izkabni zeydin nevini ayrı topla, el-Lin nevini ayrı topla, el-Acveyi ayrı topla ve ben sana gelene kadar alacaklıları hazır bulundur.”

Cabir(Radiyallahu Anh):

−Ben Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in emrini yerine getirdim. Sonra Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) geldi ve toplu hurmanın üzerine oturdu. Alacaklı adamlardan her birinin alacağını tartıp verdi, her kese hakkını tastamam ödedi. Hurma olduğu gibi kalmıştı, sanki ona el dokunmamıştı...”

Buhari 2222

(144) Alacaklıdan Alacağının Bir Kısmını Bağışlamasını İstemek Caizdir

(247) Abdullah bin Ka’b bin Malik (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Ka’b bin Malik, İbni Ebi Hadret’teki alacağını mescidde istemiş. Her ikisinin de sesleri yükselmiş. Hatta Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) evinde olduğu halde seslerini işitmiş. Bunun üzerine Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onlara doğru çıkıp, hücrenin perdesini aralamış ve Ka’b bin Malik (Radiyallahu Anh)’a:

−Ya Ka’b! diye seslenmiş.

Ka’b (Radiyallahu Anh)’da:

−Lebbeyk buyur emrine amadeyim ya Rasulallah! deyince, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) eliyle işaret ederek şöyle buyurdu:

−“Alacağından yarısını bırak.”

Ka’b (Radiyallahu Anh):

Bağışladım ya Rasulallah! demiş. Bunun üzerine Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) borçluya şöyle buyurdu:

−“Kalk ve borcunu öde!”

Müslim 1558/20, Buhari 562, Ebu Davud 3595, Darimi 2/261, İbni Mace 2429, Tabarani Mucemu’l-Kebir 19/127, 129, Beyhaki 6/52, 63, 64, Begavi 2151, Ahmed bin Hanbel Müsned 6/386, 390, Albânî İrvau’l-Ğalil Fi Tahrici Ehadisi Menari’s-Sebil 1422

(145) Başkasına Ait Bir Borcu Ödemeyi Tekeffül Etmek Caizdir

(248) Ebu Katâde (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Ensardan ölen bir kişi, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) üzerine cenaze namazı kılsın diye getirildi. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Kuşkusuz ki, arkadaşınızın üzerinde bir borç vardır!”

Katâde (Radiyallahu Anh):

−Onu ödemeyi ben tekeffül ediyorum, dedi. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Ahdine Vefa gösterecek misin?”

Katâde (Radiyallahu Anh):

−Vefa göstereceğim, dedi.

Nesei 4706, Tirmizi 1069, İbni Mace 2407