Arş’a İstiva

İstiva kelimesi Kur’an’da üç şekilde kullanılmıştır:

1) Yalın (bir eke bağlı olmaksızın) kullanımı:

“Musa güçlü çağına erişip istiva edince…”

Kasas 14

Ayetinde olduğu gibi. Bu ayette istiva ‘olgunlaşma, olgunluğa kavuşma’ manasındadır.

2) (İla-Yaklaşma eki) harf-i cerri ile kullanımı:

“(Allah) sonra semaya istiva etti…”

Bakara 19

Ayetinde olduğu gibi. Bu ayette istiva ‘yöneldi, kast etti’ manasındadır.

3) (Ala-Üzerlik eki) harf-i cerri ile kullanımı:

“Sırtlarına istiva etmeniz için…”

Zuhruf 13

Ayetinde olduğu gibi. Bu ayette istiva ‘yükselme ve istikrar yani yerleşme, karar bulma manasındadır.

“Şüphesiz ki Rabbiniz gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra da Arş’a istiva edendir…”

A’raf 54, Yunus 3, Ra’d 2, Ta-Ha 5, Furkan 59, Secde 4, Hadid 4

Ayeti de bu kısımdandır ve ayetin manası; Allah’ın büyüklüğüne ve yüceliğine yaraşır bir şekilde Arş’ın üstünde olması, O’na yerleşmesidir.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in şu hadisi de konumuzun delilidir:

“Allah yaratmayı bitirince Arş’ına istiva etti.”

Zehebi el-Uluv 52

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Allah sevdiği şeyleri yaratmayı bitirince Arş’a istiva etti.”

Taberi Camiu’l-Beyan 607, İbni Mende Kitabu’t-Tevhid 486

Bir adam, İmam Malik (Rahmetullahi Aleyh)’e Allah’ın Arş’a istivası hakkında:

−Peki, nasıl istiva etti? diye sorunca başını öne eğdi ve kendisini ter bastı.

Akabinde:

−İstiva bilinmeyen bir şey değildir, fakat niteliği akıl ile bilinemez. Ona inanmak farz, onun keyfiyeti hakkında soru sormak ise bid’attır. Ben senin ancak bir bid’atçı olduğunu zannediyorum, dedikten sonra adamın meclisten çıkarılmasını emretti.”

Zehebi el-Uluv 141-142, Ebu Nuaym Hilyetu’l-Evliya 6/325-326, Lalekai 664, Beyhaki el-Esma ve’s-Sıfat 408

İmam Malik’in Bu Sözlerinin İzahı:

İstiva bilinmeyen bir şey değildir: Dilde anlamı bilinmektedir, yükseklik ve istikrar manasındadır.

Fakat niteliği akıl ile bilinemez: Aklımızla Allah-u Teâlâ’nın Arşı’na istivasının niteliğini nasıllığını anlamamız mümkün değildir. Bir şeyin niteliği ya bizzat o şeyin kendisini veya benzerini görerek, ya da onun hakkında gelen doğru bir haberle bilinebilir. Bu yolların hiçbiri Allah’ın sıfatları hakkında mevcut değildir. Çünkü Allah’ı veya (haşa) benzerini dünya gözüyle görmek hiçbir mahluk için mümkün değildir. Bunu öğrenmenin diğer yolu da ayet ve hadislerle gelecek haberlerdir ki, Kur’an ve Sahih Sahih sünnette bu hususa dair herhangi bir bilgi gelmemektedir.

Ona inanmak farzdır: Allah’ın şanına yaraşır bir şekilde Arşı’nın üzerine istiva ettiğine inanmak gerekir. Çünkü bizzat Rabbimiz ve şerefli elçisi böyle olduğunu bildirmiştir.

Onun keyfiyeti hakkında soru sormak ise bid’attır: İstivanın niteliği hakkında soru sormak bid’attir. Çünkü onun niteliği hakkında bilgi sahibi kimse yoktur.

Netice olarak; İmam Malik’in istiva hakkında söylediği bu söz, Kitap ve Sahih Sünnette bildirilen diğer isim ve sıfatlar için de genel bir ölçüdür. Buna göre, bu sıfatların anlamları tarafımızca bilinmekte ancak nitelikleri kesinlikle bilinememektedir. Çünkü Allah-u Teâlâ bize bu sıfatların anlamlarını bildirmiş, niteliklerini ise bildirmemiştir.